03.12.2025
“CUMHURİYET HALK PARTİSİ, İKTİDAR YÜRÜYÜŞÜNE DEVAM EDİYOR”
“ERDOĞAN NASIL AYNI SUÇLAMALARLA TUTUKSUZ YARGILANDIYSA ARKADAŞLARIMIZIN DA ÖYLE TUTUKSUZ YARGILANMALARINI BEKLİYORUZ”
“ADALET BAKANI GİDECEK, BU YALANLARI GERÇEKMİŞ GİBİ AYLARCA SERVİS EDENLERİ BİR SORGULAYACAK”
“FATİH ALTAY’LIYA YAPILAN BU UYGULAMA, DÜŞMAN HUKUKUNUN DANİSKASIDIR”
“TAYYİP BEY’E BURADAN EKMEK ÇIKMAZ. AMA BURADAN EKMEK ÇIKARMAYA KALKARSA, SİYASETEN ÇOK AÇ KALIR”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri Cezaevindeki görüşmelerinin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, “Değerli arkadaşlar, hepinize merhaba. Aralık ayı oldu, Silivri’deyiz. Kurultayımızdan sonra başta Parti Meclisi üyemizken gözaltına alınan, tutuklanan Baki Aydöner arkadaşımız, tekrar Parti Meclisi üyesi seçildi. Baki Aydöner arkadaşımız, Ekrem Başkanımız, tüm belediye başkanlarımız ile Sayın Altaylı, Sayın Kavala’yla görüşmeler gerçekleştirdik” dedi. Özel, şunları söyledi:
“İKTİDAR DEĞİŞİMİ ARTIK SADECE GÜN MESELESİDİR”
“Tabii Silivri’de cezaevinden hafta sonu Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurultayı izlendi. Kurultayımızın burada büyük bir memnuniyet, coşku, dayanma gücüne önemli bir katkı yaptığını arkadaşlarımızın her biri ifade ettiler. Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidar yürüyüşünü, sorunları nasıl çözeceğini anlattığı parti programının ve daha sonra bunun 2 milyon üyemizle birlikte ve büyük bir seferberlikle Türkiye’deki herkese açacağımız bir büyük dev seçim kampanyasının startını veriyor olmamızın da yarattığı büyük bir memnuniyet ve heyecan var. Türkiye’de bir iktidar değişiminin artık sadece gün meselesi, süre meselesi olduğuna herkes inanmış durumda. Tüm Türkiye’ye vergisinden sosyal alanına, ekonomik durumundan adalet gelirken şüphesiz adalet bekleyenler açısından da bu en büyük umut. Bu açıdan da arkadaşlarımızın her birinin hafta sonu üç gün üst üste aldıkları her haberden, duydukları her sözden ve her sonuçtan büyük bir güç aldıklarını gördüm. Ben de büyük bir memnuniyetle onların yanlarından ayrıldım. Cumhuriyet Halk Partisi’nin hem Değişim Kurultayı’nın kadrolarına yarıdan fazlasıyla vefa gösteren ama bir yandan da yarıdan fazlasının değişimini sağlayan, böylelikle 60’dan 80 Parti Meclis üyesine çıkarak, hem vefayı, hem değişimi birlikte yapmış olan kurultayı büyük bir memnuniyetle takip edildi. Biz de bu duyguyu aldığımızı, bu duygunun içeride hakim olmasından da memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek isterim sizlere.”
“ERDOĞAN’IN DA ARKASINDAN ÇEKİLDİĞİ BİR İDDİANAME”
“Esas konumuz, Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidar yürüyüşüdür. Bu yürüyüşün bir mücadele kısmı vardır. Çünkü saldırı altındayız. Bize savaş ilan ettiler. Bize oturduğumuz masada balta çektiler. Biz de kalktık oradan. Savaş ilan edilmiş bir parti kendisini, seçtiğini, üyesini, ülkesini nasıl korursa onunla mücadele ediyoruz. Bir de işin yönetme kısmı var. Onunla ilgili de yeni kadrolarımız, yenilenen kadrolarımız, yenilenen parti programımızla birlikte bir yol yürüyüşümüz var. Bu konuda bundan sonra bizi mücadelede gördüğünüz kadar bu sürecin yönetiminde de aynı gayret ve aynı kuvvete göreceksiniz. Ama bir yandan da buradaki insanların artık adalet beklentisi var. Aylardır yazılmayan iddianame nihayet yazıldı. Hep söylediğim gibi bu lafı ben söylemeye, siz haber yapmaya yorulmadınız. Yorulmayalım da. Ama biz bu iddianameyi yargılanmak için değil, yargılamak için bekliyorduk. Şu anda Sayın Erdoğan’ın da arkasından çekildiği bir iddianame ile karşı karşıyayız. Düşünün ki bir Cumhuriyet Savcısı’nın, HSK’dan izin de almadan ki alsa dahi teknik bilgilendirme… Hele hele artık iddianame kabul edilmiş, yargılama aşaması başlamış, oraya etki edecek sözler. Ama işte ‘suç örgütü lideri’ diyor. Tutuyor, arkadaşlarımızın her birisiyle ilgili sanki haklarında kesinleşmiş mahkeme kararı varmış gibi konuşuyor.”
“TANIKLIĞIN SİPARİŞLE ALAKASI VAR”
“Çıkıyor, iddianamesini savunuyor. AK Parti tarafında bu iddianameyi savunacak kimse kalmadığı için, nasıl savunsun insanlar, kandırdınız onları. ‘Somut delil gelecek somut delil gelecek.’ 15 gün önce burada söyledim. Bütün somutlukları yalancı, iftiracı gizli tanıklarıydı. Gizli tanığın ifadeleriyle Ekrem Başkan’ı tutukladılar. Gizli tanığın adını değiştirdiler. Bu ancak dizi filmde oyuncu değişirken olur. Nasıl olur? Senaryoyu kimin oynadığının önemi yok ki. Sen oyuncuyu değiştirebilirsin. Sen orada bir gizli tanık ‘Ben bunu gördüm, bildim’ diyecek. Sonra cinnet getirecek, intihara kalkışacak, sizi tehdit edecek. Aynı ifadeleri başka bir gizli tanığa yazacaksınız. Demek ki tanıklığın hakikatle alakası yok. Tanıklığın siparişle alakası var. ‘Bu iftiraları, ha bu söylese olur. O söylemedi, İlke söylese olur.’ Bu insan gerçekse, olay gerçekse değişir mi arkadaşlar? Dizi oyuncusu değiştirir gibi aynı ifadeleri öbür tanığa yazıp, ‘Evet, artık bunları Çınar söylemiyor. İlke söylüyor.’ Böyle şey olur mu arkadaşlar? O yüzden de kim çıkacak, savunacak bunu? Haydi çıksın karşıma, Sayın Erdoğan ile canlı yayında konuşalım futbol maçında oyuncu değiştirir gibi iddianame yazılırken gizli tanık değiştirmeyi. AK Parti grup başkanvekilleri bu iddianameyi nasıl savunsun? AK Parti genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, nasıl savunsun? Öyle olunca Sayın Erdoğan da çekildi iddianamenin arkasından. Çıkmış, Başsavcı basın toplantıları yapıyor. Yakında araç da giydirir. Otobüsün üstüne iddianameden birkaç şey koyar. Elinde mikrofonla. Biz iddianameyi yargılıyoruz, bu da savunmaya çıkar. Haydi, denemesi bedava. Çağlayan’ın önüne çek otobüsü, topla bakalım bizim gibi 100 bin kişiyi de göreyim. Kim inanacak? Kim duracak arkasında bu kadar iftiranın ve yalanın? O yüzden artık beklentimiz bir an önce… Bu cumadan geçi yok herhalde artık. Zaten 14 günlük sürede olmalıydı. Haydi iddianame kabul edildi, tensip zaptı bekliyoruz. Tensibin, makul ve yakın bir zamana mahkeme gününün ilan edilmesinin ve bir an önce arkadaşlarımızın tutuksuz yargılanmasına ihtiyaç vardır. Biz arkadaşlarımızın tutuksuz yargılanmasını, Erdoğan nasıl tutuksuz yargılandıysa aynı suçlamalarla, arkadaşlarımızın tutuksuz yargılanmasını bekliyoruz.”
“SÖZLERİNİN ARKASINDA DURSUNLAR”
“Arkadaşlara söyledim, hazırlarlarsa paylaşacağız. Maalesef Sayın Bahçeli’nin mayıs ayında, temmuz ayında, ilerleyen zamanlarda TRT’den yayınlanma konusunda verdiği desteğe rağmen, Sayın Erdoğan’ın da ‘Sayın Bahçeli böyle söylemişse uygun olmuştur, hayırlı olsun’ demesine rağmen dün mahkemenin televizyonlardan canlı yayınlanmasını öneren önergemize Cumhur İttifakı milletvekilleri ret oyu verdi. Sayın Bahçeli ‘Doğrusu budur, yapılmalıdır’ diyor. Sayın Erdoğan, ‘Sayın Bahçeli böyle diyorsa ben de destekliyorum’ diyor. Ama grubundaki milletvekilleri canlı yayın önergesini reddettiler. Bunun kabul edilebilir bir tarafı yoktur. O zaman AK Parti, Cumhur İttifakı bir an önce kendi önergesini getirmelidir. Biz de tüm televizyonların, isteyen her kanalın canlı yayın yapabileceği, TRT’nin de bir kanaldan bunu devamlı yayınladığı, kesintisiz yayınladığı yargılamaya biz destek verelim, Cumhur İttifakı önergesine. Yani CHP’nin teklifine, kanun teklifine oy vermiyorlarsa biz onlarınkine vereceğiz. Ama sözlerinin arkasında dursunlar. İddianamenin arkasında duramadıkları için sözlerinin arkasında durmuyorlarsa bu başka bir gerçekliğe işaret eder. O zaman HSK toplanacak. Sekiz ay boyunca Ekrem İmamoğlu’nun arabalarını televizyonlarda konuşturdular, MHP milletvekilinin çıktı. ‘560 milyar’ dediler, 560 lira çıkmadı. ‘Efendim parkenin altından 2 milyon dolar’ dediler, 2 lira çıkmadı. Gaziosmanpaşa Belediyesi’nin kasasından ‘dolar’ dediler, mühür çıktı. Yayla evinin kasasından ‘Euro’ dediler, beylik silahın 48 tane mermisi çıktı. Şimdi canlı yayında TRT’de bütün köylere kadar herkes bu yalanları yargıladığımızı görmesinler diye yayın sözlerini tutmuyorlarsa bu başka bir gerçeklik. O zaman toplanacak Hakimler ve Savcılar Kurulu. Sayın Adalet Bakanı gidecek, oraya başkanlık edecek. Bu yalanları gerçekmiş gibi aylarca servis edenleri bir sorgulayacak. Öyle çatır, çutur Ekrem Başkan’ın bütün hakimlerini değiştirmekle olmaz.”
“GERÇEK OLMAYAN BİLGİYİ ALENEN YAYMA SUÇU BU DEĞİL Mİ?”
“Esas bu AK Toroslar çetesine müdahale edilecek. Şimdi arkadaşlar Türkiye’de ikili hukuk sistemi olmasa o bizim videosunu yayınladığımız bütün o gazeteciler, gerçek dışı bilgiyi alenen yayma suçundan cezaevine girmezler mi? Herhangi bir arkadaşımız? Şimdi ismini yanlış söylemeyeyim, hatırlatırsanız adını da söyleyeyim. ‘Bir tutukluyu salıvermişler’ diye haber yapıyor. Dışarıda görmüş. Meğerse salıverilmemiş de izinli çıkmışmış. Gerçek olmayan bilgiyi alenen yayma suçundan gözaltı işlemi yapıyorsunuz. Yaz boyunca bütün yalan bilgileri her akşam televizyonda savunan kişiler sorguya dahi çağrılmıyor. Gerçek olmayan bilgiyi alenen yayma suçu bu değil mi? Bakın bu gazetecilik faaliyetiyse, o da gazetecilik faaliyeti. O suçsa, bu da suç. O yüzden ikili hukuk yapıyorlar. O kadar gazeteci… Vallahi üzülüyorum. Televizyonda çıkmış, çok emin, çok kesin konuşuyor. ‘Ben çok net biliyorum ki…’ Belli ki içerden söylemişler. ‘Biliyorum ki böyle…’ Hiçbiri çıkmadı arkadaşlar, yok. O yüzden TRT canlı yayınına Cumhur İttifakı niçin hayır dediğini netleştirsin. ‘CHP getirdi, ondan hayır dedik’ diyorsa kendisi getirsin. ‘Bu iddianame ile ilgili dünya kadar yalan afişe olacak, rezil olacağız, biz vazgeçtik canlı yayından’ diyorlarsa söylesinler, millet bunu bilsin. Ben Cumhur İttifakı’nın bileşenlerinden bu konuda net birşey duymak istiyorum. ‘Yayınlayamayacak haldeyiz’ deyin o zaman. ‘Kandırdı bunlar bizi’ deyin o zaman. Dağıtın o zaman o çeteyi.”
“FATİH ALTAYLI’NIN SÖZÜNDE TEHDİT, ELİNDE SİLAH YOK”
“Sayın Fatih Altaylı ile de görüştüm. Kendisine yapılan haksızlığa o da inanamıyor, ben de inanamıyorum. Bu kadar zaman tutmak... Bakın bu suçtan başkaları da yargılandı. Fatih Altaylı’nın bir ifadesinden hem de aradaki tedavi edici bütün ifadeler çıkarılıp, adeta ‘kes - kopyala - yapıştır’la ‘Cumhurbaşkanı’nı tehdit ve fiili saldırı gibi değerlendirilir’ diyor. Bir de doktrinden bir şey koymuşlar oraya. Ne tehdit etti, ne de bir şey dedi. ‘Bu ülke tek adamları sevmez. Tek adamların başına şunlar gelir, bunlar gelir’ gibi bir lafı bir yere çekerek söylüyorlar. Örnek davalar var arkadaşlar. Kişi bir terör örgütünün mensubu, terör örgütünün logosuyla Cumhurbaşkanını tehdit etmiş. Ve demiş ki ‘Şuraya gelirsen sana saldırırım’ demiş. Şimdi bu fiili saldırıya teşebbüs, planlama gibi yapılmış. Yargılanmış. Ceza almış. Cezayı aldığı gün tahliye etmişler arkadaşlar. Dört harfli bir terör örgütünün, silahlı terör örgütünün üyeliğinden de suçlu olan birisine Cumhurbaşkanını tehdit ve fiili saldırı üzerinden ceza verdikleri gün, Yargıtay aşamasında serbest bırakmışlar. Fatih Altaylı’nın sözünde tehdit yok, elinde silah yok, bir örgütü yok, bir saldırı niyeti yok, teşebbüs yok. Soruyorlar soru, ‘Bu ülke tek adamları sevmez’ falan filan. ‘Tek adamların başına neler geldi’ bilmem ne falan filan. ‘İzin vermez millet.’ Buradan Cumhurbaşkanına fiili saldırı çıkarıp da ceza vereceksin. Gerçekten onu yapan geçmişteki ‘Buraya gelirsen saldıracağım sana, sokmam seni’ diyen terör örgütü üyesine bile Yargıtay aşamasında tutuksuz yargılama. Hepsinin örneği ortada. Dün arkadaşımız, gazeteci Furkan’ın ceza alıp serbest bırakılması çok doğru, ceza çok haksız. Ama bu haksız cezanın bir üst mahkemeye gittiği sırada, burada içeride tutulabilir mi ya kişi? Ya yanlış yapıyorsanız? Ki yanlış yaptınız, dünkü kararda da yanlış yaptınız. Ama hiç değilse bundan sonraki evre İstinaf ve Yargıtay aşaması, tutuksuz geçecek. Çünkü üst mahkeme bu kararı bozacak. Yazık, neden dursun içeride? Bakın AK Toroslar zihniyeti o karara da hemen dün akşam itiraz etti. ‘Hayır’ diyor, bir de ‘İçeride kalsın, tutuklu kalsın’ diyor. O yüzden bu Fatih Altaylı’ya yapılan bu uygulama, düşman hukukunun daniskasıdır. Düşman hukukunun daniskasıdır. Haksız bir ceza verdiniz, bari bir üst mahkeme tarafından denetlenmesini, Yargıtay tarafından onaylanabiliyorsa onaylanmasını beklemelisiniz. Ayrıca Yargıtay onayladığında açık cezaevi hakkı var. Ama tuttuğun zaman, tutukluluk süresince böyle bir hak yok. Böyle saçmalık olmaz. Zulüm. Özel laboratuvarda çalışıyorlar Fatih Bey üzerinde. Benim söyleyeceklerim bu kadar. Akşam mitingimiz var. Ama Silivri ile ilgili bu özel gündemi sizlerle paylaşmadan da asla buradan ayrılmak doğru olmazdı. Akşama görüşürüz.”
“ERDOĞAN’A EKMEK ÇIKMAZ”
Genel Başkan Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘CHP cellat görmek istiyorsa aynaya baksın’ sözlerinin sorulması üzerine şunları söyledi:
“Şimdi bir kere bu tartışmadan Erdoğan’a ekmek çıkmaz. Sen hem ta tarihe gerilere gerilere atıflar yapacak, bundan on yıllar, bir 100 yıl öncesine doğru gidecek. ‘Cumhuriyet’i biz kurduk’ dedik mi, Cumhuriyet Halk Partisi olarak. ‘O zaman tek parti vardı, hepimizin dedesi oradaydı.’ İyi. ‘Türkiye’yi kurtaran, demokrasiyi kuran ve demokrasi getiren partiyiz.’ ‘Tek parti vardı. Biz oradaydık, dedeler oradaydı.’ Sonra tarihten bir husumet alanı bulup orayı kaşıyacak. ‘CHP yaptı.’ Senin dede neredeydi? Hani ya, Çanakkale’de dedeler omuz omuza, tarihten acılı husumet çıkarabilecek bir şey atıf yaparken CHP tek başına. Nerede bu yoğurdun bolluğu? Millete 80 yıllık - 90 yıllık - 100 yıllık hatırlatmalar yaparak bir şeyler yapmaya çalışacaksın. Ondan sonra millete örneğin bundan 10 yıl önce senin iktidarında Taybet Ana’nın cenazesinin yedi gün yerde kaldığını, kadınların o cenaze çürümesin diye elinde beyaz bayrakla giderken üstüne ateş açıldığını hatırlamayacaksın. Ya da bir milletvekilinin annesinin cenazesine, ‘O cenazeyi burada tutmayız’ diye saldırıldığını, gömmeye izin verilmediğini, defne izin verilmeyen meselenin senin döneminde olduğunu, senin bakanlarının da bu duruma vaziyet ettiğini, sessiz kaldığını görmeyeceksin. Millet bilmiyor mu senin döneminde ne olduğunu? Mesela sadece ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ dedi diye şurada Edirne’de dokuz yıldır bir vatan evladı gidiyor orada yatıyor. Suçu ne? Sana demiş ki ‘Seni başkan yaptırmayacağız.’ Ben hiçbir partinin, hiçbir aktörünün, aktörlerinin arasına girmeyi, aktörlerine onu demeyi, asla böyle bir şey yapmam, yapmadım, yapmıyorum. Ama rejime şeytan değiştirenler, muhataplıkta aktör değiştirenler… Bu samimiyetsizliği millet görür, bilir. Benim orada söylediğim, baskı dönemleri, zulümler ve bu baskıyla bağlılık yaratma meselesi, bugün Türkiye’de önemli miktar muhalif seçmende bir duygudurum bozukluğu yaratıyor. Zaten bunun doğru olduğunu bildikleri için, bugün çıkmış Erdoğan onun üstünden bir şeyler yapmaya, bir şeyler devşirmeye çalışıyor.”
“CHP’DEKİ DİNAMİZMİ GÖRDÜ, MORALİ BOZUK”
“Ben barış sürecine, ben müzakereye, ben komisyona, ben bu işin hallolmasına, Sayın Bahçeli’nin terörsüz Türkiye beklentisine, Cumhuriyet Halk Partisi’nin terörsüz ve demokratik Türkiye mücadelesine, komisyondaki demokrasi adının yer almasına, hepsine değer veriyorum arkadaşlar. Hepsine değer veriyorum ve ortaya cesaret koyuyorum. Durmamız gereken yerde duruyoruz. Efendim bir ziyarete gidilmemiş diye. Cumhuriyet Halk Partisi kendi kararını verdi arkadaşlar. Herkes kendi kararını savunsun. Kararı millet verir en sonunda. Ama Cumhuriyet Halk Partisi önerdiği komisyonda duruyor, çözümün tarafında duruyor. Bugüne kadar dokuz yıl boyunca bir siyasi partinin iki eş genel başkanını hapiste tutacaksın Figen Hanım’la Selahattin Demirtaş’ı. Ondan sonra da halen daha kararları uygulamayacaksın, halen daha kayyımlar yönetiyor. Seçtikleri değil Kürtlerin. Sonra da efendim CHP’ye cellat tarifi falan yapacaksın. Bu diğer tartışmayı dün sonlandırdık hep beraber. Tayyip Bey’e buradan ekmek çıkmaz. Ama buradan ekmek çıkarmaya kalkarsa siyaseten, çok aç kalır daha. Geçti o dönemler. Kendin anlat, kendini işit, herkes inansın, oraları sen tarif et. Yok öyle bir şey kardeşim. Ahlaki üstünlük, psikolojik üstünlük, moral üstünlüğü, çoğunluk enerjisi Cumhuriyet Halk Partisi’ndedir. Birleşik bir muhalefettedir. İktidar değişimi için geri sayım vardır. Bugün gördüm. grup toplantısını. ‘Ekonomiyi de düzelteceğiz de bilmem ne yapacağız da.’ Bir yine şey demedi, ‘Biraz daha sıkın dişinizi.’ Hafta sonunun mesajını Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki dinamizmi, kenetlenmeyi, bütünleşmeyi ve milletin bundan duyduğu heyecanı gördü. Morali bozuk.”
“İZLEMEYE DEVAM ETSİN”
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, partisinin son kurultayı hakkında değerlendirmelerde bulunan Erdoğan’a ise şu yanıtı verdi:
“Kurultay gibi kurultay yaptığımızdan bayağı alınmış görünüyor. Bundan önceki iki olağanüstü kurultayı biz yapmadık ki. Biz, Siyasi Partiler Kanunu’nun gerektirdiği kurultayı dün yaptık. Ondan önceki olağanüstü kurultayı, Tayyip Bey’in hazımsızlığı yaptırdı. Cumhuriyet Halk Partisi‘ne sen kayyım atamaya kalkarsan ben 6 Nisan kurultayını yaparım tabii. Sen Cumhuriyet Halk Partisi’ne butlan hesaplarına dalarsan ben 21 Eylül tedbir kurultayını yaparım tabii. Sana bırakacaktım meydanı. Gazi’nin emanetini sana bırakacağım? Delegenin emanetini yerde mi bırakacağım? Alırım imzaları, hazırlarım kurultayı, bir şey yaparsan arkasına yaparım kurultayımı. Bu, Siyasi Partiler Kanunu’nun gerektirdiği kurultay. Nasıl yapılırmış bütün Türkiye gördü. Tüm siyasi partilere, katılan, gelen, orada bulunan arkadaşlara, tebrik yayınlayan, arayan bütün genel başkanlara çok teşekkür ediyorum. Biz bundan sonraki süreçte Cumhuriyet Halk Partisi olarak iktidar yürüyüşümüze devam ediyoruz. Tayyip Bey de hasetlensin, kıskansın, istiyorsa kıskançlıktan çatlasın. Ben Tayyip Bey’in kendine dair, partisine dair sıkışmışlıklarıyla meşgul olmayacağım. Onun bu söylediği sözlerle… Kurultayı herkes izledi. Tayyip Bey’in dediği gibi mi, benim gururlandım gibi bir kurultay mı herkes bunu gördü. Bizi izlemeye devam etsin. Bu akşam yayınlayacak kanallarımız var Allah’a çok şükür. Allah sayılarını da eksik etmesin. Akşam saat 19.30’da Güngören’de ekranlardayız. Bin odalı sarayın hangi odasını açsa karşısındayım. Beni izlediğini biliyorum. Beni izlemeye devam etsin. Teşekkür ederiz arkadaşlar.”